15 Mart 2021 tarihli Webinarı kaçıranlar buradan izleyebilirler.
Seminer Konuları:
- Annesinin öldüğünü hayal ettiği zaman dünyasının baş aşağı döndüğünü ve zehirlendiğini söyleyen ve bu durumu nasıl dönüştürebileceğini soran bir kişiye, Nil Avunduk’un iyi veya kötü, gelecekle ilgili tüm hayallerimizin bizi zaten günlük hayatımızda hayatı baş aşağı dönmüş biçimde yaşattığını anlatması.
- “Gelecekle ilgili şeyler hayal edip önlemler almaya başladığında, insan olan muhteşem özelliklerinle var olmayan bir şeyin peşinde, var olmayan bir yere doğru yürürsün,” sözü ne demektir?
- “Zihin ne demek?” ve “Beş duyu ne demek?” soruları üzerine Nil Avunduk’un zihin ve beş duyuyu karşılaştırmalı olarak anlatımı.
- Nil Avunduk’un “zihin” ile ilgili anlatımı: “Zihin organımız değil. Öyle olması için bedende yaratılmış olması gerekir. Beş duyu bedendedir, zihin değil. Zihnimiz bizim hiç işimize yaramayan bir şey. Zihin, Allah’ın insanı yaratımında olan bir şey değil. Dışarıyla ve diğer insanlarla irtibatımız sadece beş duyumuz ile var. Zihin beş duyunun algıladıklarını yorumlar, korkutmak ve kaydetmek için. Dışarıdan algıladıklarını sana gelirken çevirerek sana verir. Tıpkı uçağın kara kutusu gibi geçmişte yaşadığın ama kabul etmediğin ve öfkelendiklerin oraya kayıtlıdır.”
- Nil Avunduk’un, “Zihninin, sadece benimle çalışabileceğini veya ben olmadan sadece kendi başına çalışabileceğini söylemesi oyunları bittiğinde ve insan olan tarafına yükseldiğinde ne zaman benimle, ne zaman kendin çalışacağını ve nasıl çalışacağını bilirsin,” diye yaptığı hatırlatma.
- “Uzay gelecekten haber verir ve bu bilgi ile seni yönetir. Oysa gelecekle ilgili hiçbir bilgi aslında gerçek değil. Önce dünyada su bitiyor, gelecekte su kalmayacak der. Ardından Mars’ta su var diyerek seni olmayacak bir yere çeker. Oysa Dünya su dolu,” örneği üzerinden uzayın gelecek oyunu ile ilgili anlatım.
- “Televizyonda yabancı ülkeler Türkiye üzerinde oyun oynuyor diyorlar. Bense insanın üzerinde oynanan asıl oyunu keşfettim. Bunu kendine algılatırsan kendi hayatının asıl yönetmeni olursun, korkularının oyuncağı değil,” sözü üzerine anlatım.
ÇALIŞMALAR VE ÇALIŞMA ÖRNEKLERİ:
- 60 yaşında olan ve kendisini hiperaktif olarak tarif eden bir kişinin hastalık korkusu yaşaması ve bunun altında bulduğu çocukluğunda üvey babası tarafından denize atılma sahnesini ve annesi tarafından evden gönderilme tehdidi ile yaşadığı bir intihar girişimi sahnesini Nil Avunduk’la birlikte çalışarak dönüştürmesi. Aslında kötü olarak gördüğü çocukken yaşadığı ev ortamının hiç de gördüğü gibi olmadığını fark etmesi ve annesine, üvey babasına, kardeşine ve kendi hayatına bakış açısının değişmesi ve bunun neticesinde ailede hasta olarak ilgi çekmeyi bırakması. Yaşadığı olayları zihnin balonu ile yorumlayıp, kendine dert malzemesi yapıp drama haline getirdiğini ve bundan beslenerek yaşadığını bulması, bunun için kendini hasta yaşatmak zorunda kaldığını keşfetmesi.
- Çeşitli vesilelerle etrafındaki belli kişilerle yarıştığını keşfeden bir kişinin bu yarışı bırakmak ile ilgili çalışması. Bu çalışmada Nil Avunduk’un, “Bugün herkes benim için birinci gelebilir. Siz yenmek için yenmeye esirsiniz. Sonra da param olursa özgür olurum diyorsunuz. Yenmeye esirken parayla nasıl özgür olacaksınız?” diye yaptığı anlatım.
- Gün içinde yaşadığı bir olayda, “Sen kendini iyi birisi mi zannettin? Onları yedirip içirerek kendine bağlayabileceğini mi sandın?” diye zihnine gelen öfkeli düşüncelerle sırtına aniden bir sızı inen bir kişinin, zihnine gelen bu düşünceden yola çıkarak, “İyi insan olacağım,” inancını bulması ve bu inançla zihninin oyununa gelip onun yönetimi altına girdiğini fark etmesi. Ardından bu konu ile ilgili diğer inançlarını da bularak insanlara yardım etme çabasının aslında insanı küçük görmek olduğunu keşfetmesi.
- Dört yıldır evli olan ve boşanma kararı alan bir kişinin bunu bir türlü neden uygulayamadığını anlamak istemesi üzerine Nil Avunduk’un bu kişiye, kendine eşinden neler beklediğini, ondan ne fayda sağlamak istediğini ve eşinden beklediği faydaları neden kendine veremeyeceğine inandığını sorarak çalışma yapması üzerine yönlendirmesi.
- Eve gelen temizlikçinin telefonda annesi ile ilgili kötü bir haber alması ile dokuz yıl önce kendi annesinin kanser olduğu haberini aldığı zamanı hatırlayan bir kişinin, o sırada olayın detayını ve hissettiklerini hatırlamadığını ve daha önce yaşadığı bir kazadaki ŞOK anında da aynı şekilde olayı ve hissettiklerini hatırlamadığını fark etmesi üzerine yaptığı çalışma. Yaşadıklarının kendisini aştığına inandığı için bu şekilde davrandığını anlaması ve bu davranışının onu beş duyu ile hareket etmek yerine zihninin yönetimine soktuğunu algılaması üzerine, kendini ŞOKA sokarak zihninin yönetimine girme alışkanlığını bitirmesi. Bir insanın hayatında o insanı aşan hiçbir olayın olamayacağını, insanın beş duyusu ile tüm yaşadığı olayları arada zihni olmadan, gerçek şekliyle görüp, yaşayıp gerekenleri kolayca yapabileceğini algılaması.
- Bir kişinin annesinin ona güven verdiği ve destek olduğuna olan inancının doğru olmadığını yaşadıklarına bakarak anlaması.
- Hastalığının sebebini dönüştürmek üzere çalışma yapan bir kişinin bu durumunun altında çocukken adam yerine konulmadığını hissetmesi ve bunun için hastalığı kullandığını keşfetmesi üzerine Nil Avunduk’un bu kişiye, “Kendini adam yerine koyduğunda biter,” diye yaptığı çalışma tarifi.
- Bir çalışmasında kendini bir piramidin tepesinde cam bir fanusta insanları yönetirken gören bir kişinin, “Yönetmenin bana ne faydası olacak?” diye sorduğu soruya içinden, “Güzel bir yer var. Güzel bir yere götürecekler,” diye cevap alması ve Nil Avunduk’un, “Bulunduğun yer kötü mü? Bulunduğun yere bak,” diye sorması üzerine bu kişinin bulunduğu yerdeki toprağı fark etmesi ve incelemesi sonucu, güzel bir yer var diye gideceği uzayda bu toprağın olmayacağını ve bu toprağın olmadığı yerin onun için güzel bir yer olamayacağını fark etmesi. Bunun üzerine dünyaya ve bulunduğu yere yerleşmesi ve böylece uzayın artık ona güzel bir yer var diyerek hayal kurduramaz olması. O kişinin bulunduğu yerin zaten güzel olduğunu algılaması ile insanları yönetmesine de gerek kalmadığını çünkü herkesin zaten yapacaklarını kendi kendine yapıyor olduğunu ve her şeyin de olduğunu görmesi.