BİLİNÇALTI
Çocukluğumuzdan bugüne kadar birçok şey istedik ama olmadı. Olmayanları kendimize unutturduk, yeni olabileceklerin peşine takıldık. Zaman içinde onlardan bazıları oldu, bazıları da olmadı. Olmamasının sebebini hep dışımızdaki insanlara bağladık. Yani bugüne kadar “Onun yüzünden bu, bunun yüzünden şu oldu,” dedik. Halbuki bugün tek bileceğimiz şey, ne yaşadıysak ve ne yaşamıyorsak, istediğimiz neleri yapamadıysak, bunun bilinçaltımızdaki olumsuz bilgilerden, inançlarımızdan olduğudur.
Ben seminerlerde bir çalışma yaptırırdım:
Aşağıdaki tabloyu kullanırdım.
– Ne olmak veya ne yapmak istiyorsan gözünü kapa, zihninde olmuş gibi canlandır. Bakalım aklına olumsuz neler gelecek, onları tek tek not al.
– Her gelen olumsuz inanç için, “Ben buna nerede, hangi yaşadığım olayda inandım?” diye sor.
– O inandığın olay gözünün önüne gelince, bu sefer de o yaşadığın olayın içinde, “Kendimi nasıl hissetmiştim?” diye sor.
– Gelen cümleyi korku dörtlüğü içine koy, birkaç tekrardan sonra artık o inanç kalmaz.
Böylece inandığın bir şey bitmiş olur.
Senin için o inancın anlamı kalmaz ve isteğinin önünden kalkar.
Bu çalışmanın faydası şuydu:
Eğer olmasını istediğin şeylerin önünde ona mani olan, onun olmasını engelleyen korkuların ve inançların varsa çalışma sırasında bunu fark edersin.
Böylece onu dönüştürmek artık çok kolay olur.
Buradaki maksat oldurtmak değildi. Yani imgeleyerek, “istediğimi oldurtmak” değildi. Bu çok önemli bir çalışmaydı.
Eğer bir “isteğin” önünde olumlu veya olumsuz inançlar varsa o istek hiç bitmez ve gerçekleşmez. Sen de o isteğe sadece takılı kalırsın. Önce isteğin hakkındaki “olumsuz” inançları hangi olayda yaşadın, onları bul, dönüştür. Sonra alttan aynı konu ile ilgili “olumlu” olan inançlar da gelir. O olumlu olarak bildiğin inançları da dönüştürürsen, yani senin zannettiğin olumlu düşüncelerin de doğru olmadığını, sadece bir zannetme olduğunu anlarsan isteğin ortadan kalkar ve kendi yaşadıklarının zaten çok güzel olduğunu fark edersin. Çalışmanın maksadı buydu.
Böylece etrafı izleyerek, kendinin yapamadığını, başkalarının yaptığını zannetmen de bitmiş olur. Onların da yapamadığını görürsün, sadece senin, onları yapmış gibi gösteren birkaç resimle aldatılmış olduğunu anlarsın. Ayrıca hem olumsuz hem olumlu inançların da bittiği için, o isteğinin önemi kalmaz. Ve ilk defa gerçekten, “İster miyim?” diye sorabilirsin. Böylece, “İlle isterim,” inancından çıkmış olursun. Olayın gerçeğini görürsün. Artık istemek ve istememek senin için daha net olur.
Eğer isteklerimiz, başkalarının hayatlarında tek bir kare şeklinde gördüklerimize kanarak istediklerimiz ise, bizim için tehlikeli isteklerdir.
Gördüklerimizin aynısını istediğimiz sırada, o kişinin de yaptığından daha sonraları memnun olmadığını duyuyoruz. Ama biz de özenerek, doğru olduğuna inanarak artık o kuyuya girmiş bulunuyoruz. Yani olan oluyor. Sonra da bu gereksiz isteğimin kurbanı olarak yaşamaya çalışıyorum.
Böylece hep beraber zihnimizin kandırması ve yönlendirmesi ile ortak isteklerin peşinde, “Ben de yaparım,” diye koşuyoruz, üstelik de onların yapabildiğini, yapamayanın kendimiz olduğunu zannederek.
Bu çalışmayı ben seminerlerimde böyle anlattığım halde, seminerlerimden çıkan “kişisel gelişim” hocaları, bu tabloyu kendilerince şekillendirerek, “İmgele, oldurt,” ya da “Hayal kur, olsun,” hatta, “21 gün olumlama yap,” şekline çevirdi.
Çünkü bu kolay olandı. Ama zararlı olandı.
O isteğiniz hakkında inandığınız olumsuz düşünceler ve korkular varken, o imgelediğiniz ya da hayal kurduğunuz neyse, gerçekleştiğinde asıl problem başlar. Çünkü o inandığınız ve korktuğunuz şeyleri, o gerçekleşen isteğinizin içinde yaşamaya başlarsınız. Yani korktuğunuz ve inandığınız şeylerle birliktesinizdir.
Siz illa olsun istediniz, oldu, ama içine kendi korkularınızı da birlikte götürdünüz. Halbuki önce o korktuğunuz şeyleri dönüştürseydiniz sonunda belki isteğiniz kalmayacaktı ya da hala istiyorsanız korktuklarınızı yaşamayacaktınız.
Aynı şekilde, “olumlu” olarak düşündükleriniz de olumsuz inançlarınız kadar tehlikeli. Olumlu inancınızı bitirmeden oldurtunca, inandıklarınız olmadığında hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Her iki şekilde de “İmgele oldurt,” ya da “Hayalini gerçekleştir,” diyerek, “İlle isteğim olacak,” ısrarımla hayatımı nasıl zorladığımı, nasıl işin içinden çıkılmaz bir hale getirdiğimi anlamıştım.
Özellikle hem olumsuz inançlar hem de olumlu inançlar içimizdeyken, üzerine bir de kendi kendimize seçtiğimiz ya da kitaplarda liste halinde verilen olumlama cümlelerine kendimizi inandırmaya çalışmak en zararlı hareketti. Yaşayacağımız olay anında, zihnimizde hem olumlu hem olumsuz inançlarımız duruyorken, bir de üstüne yerleştirdiğimiz olumlamadan hangisini kullanacağız? İşte bu anlar, insanın kendini çaresiz hissettiği ve yaptığı hiçbir şeyin neticesini alamadığı için kendine kızmaya başladığı anlar.
Çeşitli yöntemler kullanarak isteklerimizi oldurtma, spiritüel bahçenin bize yaptırdığı. Dikkat ettiyseniz yukarıdaki tabloda “yaratmak istediklerin” listesi var. Oyun bahçesi önce yapılacaklar listesi veriyor, sonra da yapamadığın için bu sefer spiritüel bahçe devreye girerek sana onları YARATMA şekilleri öğretiyor.
Bu çalışma sistemi ise, içimizde, “Ben yaratırım,” isteği olduğu için yaratmak istediğini düşündürerek, isteklerinin önündeki taşları yani korkularını buldurup, dönüştürterek önce isteklerinin önünü açıyor. Böylece çalışmanın sonunda gerçekten isteyip istemediğini sorgular oluyorsun. Bu çalışma ile hayal dünyasında kalmaktan çıkıp gerçek hayatını görebiliyorsun. Böylece gerçek isteğini yapabilir oluyorsun.
Bu çalışmayı gerçekten uygulayanlar yaratmak istedikleri hayallerinin önünde olan hem olumlu hem de olumsuz inançlarını bitirerek, bu tablodaki çalışmayı doğru yapınca “yaratım”ın olamayacağı algısına geliyorlardı.
Ben kendimi bu tablo ile çalıştırdığımda benim bütün isteklerimin ailem içindeki kişiler hakkında olduğunu görmüştüm. Mesela annemin iyileşmesini istiyorum. Kızımın hiç üzülmemesini, çok iyi okullarda okumasını istiyorum. Benim çocukluğumda yaşamadığım, genç kızlığımda isteyip elde edemediğim her şeyi kızım yapsın diye zihnime sıralamışım. Bunları hatırladığımda, bunların olabileceğine olan inançlarım bittikçe, bu isteklerimi YARATMAnın imkansız olduğunu çünkü onların başka insanlar olduğunu anlamıştım. Yani onlar kendileri için ne istiyorlar ve neler yapabilirler, bilmiyorum. Ben de onlara benim kurduğum hayallerimi yaptırarak istediğim oluşumu yaratamayacağımı anladım. Böylece herkes için kurduğum hayal dünyamdan çıktım.
Bu çalışmayı doğru yapanların en önemli değişimleri, hayal dünyasında yaşamaktan çıkmak, gerçek dünyayı ve kendi gerçek imkanlarını görmekti.
Bu şekilde kendilerini çalıştırmayı zor görüp hatta belki de yapmadıkları için bu çalışmayı kolay görenler, bu noktadan sonra kişisel gelişim hocalığına hemen geçtiler. Ne var ki bunu kendilerinde uygulamadan yani isteklerinin önündeki olumlu veya olumsuz inançlarını dönüştürmeden başkalarına öğretirken, “İmgele, istediğini yarat,” dediler.
Halbuki gerçekten bu çalışmayı yapanlar, YARATIMın olmadığını, zaten her şeyin yaratılmış olduğunu, ancak kendinde değişen enerji ile zaten dünyada yaratılanlar arasında kendine uygun olanlara rastladığını anlıyordu. Çünkü maalesef insana YARATIM özelliği verilmedi.
İnsana, “Yaratım özelliğin var, istediğini yarat,” diyen negatif enerji. Böylece negatif enerji insanlara olmayanı yarattırmaya ve gerçekten zaten var olanları da göstermemeye uğraşır. Bu kandırılmanın bu uğraşının içinde insan devamlı hayat zor, yaşam zor zanneder. “Olmayanı oldurtacağım,” dersen tabii hayat zor. Adı üstünde, “OLMAYAN.” (Nil Avunduk! Oyun’u Anlattı… kitabım, Sayfa 226-227)
Olumsuz kelimenin yeri ve zamanı bulunmadan yani altta hala bütün enerjisiyle yaşayan olumsuz bir inanç varken olumlu hiçbir söz veya hiçbir biliş sizin bilinçaltınızda yer bulup yerleşemez. Olumsuzun çıkması ve aynı anda olumlunun yer bulması gerekir.
Daha evvel not kağıdına yazmış olduğunuz olumsuz inançların listesi, tek tek bu şekilde çalışılıp her olumsuz kelimenin yeri bulunup oralardan olumluya dönüştürüldükçe sizin istediğiniz, hayalini kurduğunuz, yani imgelediğiniz her neyse o sizin için evrende artık oluşabilir hale gelir. Yani siz isteklerinizin önündeki kayaları kaldırmış olursunuz. İsteklerinizin önü açıldı, şimdi sizin için sizin doğrunuzsa isteğiniz hayatınıza girer.
Eğer tarif edilen çalışmayı yapmadan düşünce gücünü kullanıp güç enerjisi ile yaratırsanız yine yaratabilirsiniz; ama yarattığınızın altında ezilebilirsiniz. Çünkü olumsuz enerji ile yarattığımız her şey bizim için olumsuz bitecektir.
Doğru çalışmada o olayın içindeki olumsuz inancı bulduğunuz anda, onun olumlamasını içinizden alırsınız.